Sözlük

Sanatçılar

Sanatçılar

Abidin Elderoğlu

Abidin Elderoğlu (1901- 1974)
Kaligrafik öğelere yer verdiği soyut kompozisyonlarıyla tanınan ressam.

Ortaöğrenimini Denizli Lisesi’nde yaptı. Resimle o yıllarda ilgilenmeye başladı ve 1919’da mezun olduktan sonra bir süre aynı lisede resim dersleri de verdi. 1922’de İzmir Muallim Mektebi’ne, bir süre sonra da İstanbul Muallim Mektebi’ne girdi. 1926’da mezun olduktan sonra Muğla ve Buca’da resim öğretmenliği yaptı. 1930’da resim öğrenimi için Fransa’ya gitti. Önce Tours’da Güzel Sanatlar Yüksekokulu’na, daha sonra Paris’te Julian Akademisi’ne devam etti. Orada Albert Laurens ve André Lhote’un öğrencisi oldu. 1932’de Türkiye’ye döndükten sonra İzmir Erkek Öğretmen Okulu’na resim öğretmeni olarak atandı. 1935’ten emekli olduğu 1955’e değin çeşitli liselerde öğretmenlik etti.

Elderoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi’nin yurt gezisi programı kapsamında 1942’de Muş’ta çalıştı. İzmir Ressamlar Cemiyeti’nin kuruluşunda görev aldı. 1945’te İzmir’de düzenlenen Ege Ressamları Sergisi’nde birincilik, 1963’te Brezilya Sao Paolo Bienali’nde onur ödülü, 1964’te 25. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde “Başka Dünya” adlı yapıtıyla ikincilik,  1966’da 5. Tahran Bienali’nde Özel Ödül kazandı.

Öğrencilik yıllarında yarı izlenimci, yarı anlatımcı bir tavırla daha çok manzara, figür ve portre konularında çalışmıştı. Paris’ten döndükten sonra 1940’a değin büyük boyutu yan kübist yapıtlar gerçekleştirdi. Yer yer simgesel nitelikler taşıyan bu yapıtlarında büyük ölçüde doğaya bağlı renkçi bir anlayışı benimsedi. Kuşağının başka sanatçıları gibi Atatürk ve Kurtuluş Savaşı konularını duyarlı bir anlatımla işledi. 1935’ten sonra yapıtlarında barok kıvrımları anımsatan örgelere yer vermeye başladı, özellikle Türk çini ve halı desenlerinde görülen “S” biçimli kıvrımlarla lale örgesini kullandı. 1940’tan sonra yeni bir doğa soyutlaması arayışı içine girdi.



1950’lerdeyse doğadan uzaklaşarak lekeci bir yaklaşımı benimsedi. 1960’larda çizginin sürekliliği üzerinde çalışmaya başladı ve kaligrafik bir anlatıma yöneldi. Doğu sanatına özgü bir fırça ustalığıyla, kalın dış çizgileri olan dinamik resimler yaptı. Bu doğrultuda 1960 sonlarından başlayarak yapıtlarında soyut, düşsel bir dünya geliştirdi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder