Sözlük

Sanatçılar

Sanatçılar

Altan Gürman


Altan Gürman ( 1935- 1976)
Özer Kabaş
Çok genç yaşta yitirdiğimiz sanatçı arkadaşımız Altan Gürman yenilikçi, öncü ve devrimci bir resim anlayışının en berrak en aydınlık kişiliklerinden biriydi. Altan, içinde yaşadığı toplumun tüm değer ve verilerine açık bir kişi olarak gerçek bir sanatçının birikim sorununu kavramıştı. Akademiyi bitirdikten sonra Avrupa’da geçirdiği süreleri eski biçimleri ayıklamak için çok iyi değerlendirmiş ve sonuç olarak 1967’de Türkiye’de açtığı kişisel sergide gerek anlatım ve gerek biçim olarak Türk resminde her yünüyle radikal bir çıkış yapmıştı. Bu, o zaman biçimci ve üslup sınıflandırmalarına daha yatkın olan eleştirmenler tarafından tam değerlendirilememiş ve birtakım dergi görgülerine dayandırılarak sadece“Pop” akımıyla olan benzerlikleri üzerinde durulmuştu. (Hâki renkte bir tepe, üzerinde yapayalnız bir topağacı ve arkada masmavi bir gök. Önde gerçekten monte edilmiş dikenli teller... Ve belki Kırmızı-Beyaz boyalı tek başına duran bir barikat... - Kimi yerde, tek başına duran ve bir kurşun askeri andıran bir silüet - kartondan kesilmiş-)


Bütün resimlerde aynı ayıklanmış yalnızlık. Bir kurgu-bilim faşizmini duyuran kararlı vurgular. G. Orwell’in 1984’ü vardı, bu da resimde başka ve yaşamak istemeyeceğimiz bir geleceğin atmosferini bize iletiyor. Özünde son derece açık, net bir toplumsal eleştiri ve faşizmin, baskı yasakların yarattığı mekansal kuraklığı en iyi duyuran biçimler.

1967’den sonraki dönem biyografisinde de görüleceği gibi Altan’ın yalnızca grup sergilerine ve bienallere katılma dönemidir.

Onu tanıyanlar çok iyi bilirler ki bu yedi sekiz yıllık devre Altan’ın gerçek bir sanatçıda olması gereken bir birikim dönemidir.

Bu birikim döneminin sonunu Ocak 1976 da Ankara ‘da açtığı sergi belirler.

Bundan sonra Altan’ı son derece verimli ve yoğun bir biçimde çalışırken görüyoruz. Yine etkili büyük ve etkili panolar ve bu defa heykeller. (Heykelde bu defa bir arazinin bir pasta dilimi gibi kesilmiş bir kesiti ve üzerinde bir tek ağaç. İki boyutlu Altan Gürman peyzajları sanki “Holografi” yöntemiyle üçüncü boyut kazanmış.)

Bir resim - arka fon gerçek döşemecilerin yaptığı kırmızı kapitone ve önünde çelik dolapların boyandığı boyayla boyanmış kontrplak bir insan silüeti... Önünde bir telefon: Bir bürokratın portresi. Resmin adı: Kapitone..

Altan, öz ve biçim sorununa bu denli bilinçli sarılan bir sanatçı olduğu için salt biçimci avantgardistlerin yanısıra resimlerini bile sergilemekten kaçınırdı. Çünkü Batıdaki Avant Gardizm olayının oradaki “Galeri-Piyasa” olayıyla sıkı sıkıya bağlı olduğunu bilirdi. Nisan 1976 bu önemli ve verimli dönemin sonu oldu.

Kişilerin sanatçı yönünü belirleyen yazıların bir sakıncalı yönü vardır, o da o kişilerin sanatçılığından bahsederken kişiler insan olarak günlük yaşamından, dostlarından, bitkilere, denize ve doğaya olan sevgisinden ve ekonomik yaşamından soyutlanabilir.
Ama hiç olmazsa, Altan’ın büyük, mekânsı ve ürpertici peyzajlarının ardında büyük bir doğa sevgisi yattığını gerçek yaşamından biliyoruz. Son on yıl akademide çağdaş, bilimsel bir temel sanat eğitimini (Basic Design) her geçen gün daha iyi oluşturmak ve öğretmek için ne kadar çaba harcadığını kürsü arkadaşı olarak yakından izledik.

Bu nedenle Altan Gürman’ın yapıtlarındaki o net, akılcı ve çağdaş tutumu sanat eğitiminde gerçekleştirdiği aynı başarıdan ve çabadan soyutlamamak gerekir. Yoksa, Türkiye gibi bir ülkede gerekli olan “sorumlu yaratma” konusunda çok iyi bir örnek vermiş olan Altan’a biraz haksızlık etmiş oluruz.
Milliyet Sanat

http://haydut.cmpe.boun.edu.tr/eng101burh/HTML/FALL2004/plastiksanat/Altan%20G%C3%BCrman/index.html


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder