William Blake (1757-1827)
İngiliz şair, ressam, oymabaskı ustası ve mistik. Songs of Innocence (1789; Masumluk Şarkıları) ve ünlü "Tyger! Tyger! burning bright" şiirinin yer aldığı Songs of Expérience (1794; Olgunluk Sarkıları) ile başlayan lirik şiir kitaplannın çoğunu kendisi resimlemiştir. Sanatta yeni, yalın ve duyguların doğrudan aktarıldığı bir düşünce ve anlatım tarzı yaratan Blake, günümüzde olağanüstü özgün ve güçlü bir sanatçı olarak kabul edilir. Oysa yaşadığı dönemde göz ardı edilmiş, onu tanıyan birkaç şair ve çizim ustasınca da, kendisini bütünüyle sanatma adamış, dünyayla ilgilenmeyen biri olduğundan, deli sayılmıştır. Yoksulluğun sınırında yaşayan Blake, terk edilmiş bir durumda ölmüştür.
Eğitimi ve meslek yaşamının ilk yılları.William Blake beş çocuklu, orta halli bir küçük esnaf ailesinin çocuğuydu. Babası çorapçıydı; Blake ailesi, dükkânlarının bulunduğu Picca-dilly Meydanı yakınlanndaki seçkin bir bölgede oturuyordu. Blake okula gitmedi, eğitimini annesinden aldı.
18. yüzyılın ikinci yansında Londra, köylerle ve Londra pazannı besleyen tarlalarla çevrili küçük bir kentti. Blake, Londra'nın kalabalık bir bölgesinde yetişti; bu ona, kendinden önce taşrada yetişmiş birçok İngiliz şairinkinden farklı bir birikim sağladı. Sık sık Londra dışındaki köylere yürüyüşler yaptı; sonraki yaşamında da tek başına çıktığı bu gezintilerden aldığı zevki yeniden yakalamaya çalıştı. Daha 10 yaşında yokken Peckham Rye'a yaptığı bu yürüyüşlerden birinden dönüp üstü meleklerle dolu bir ağaç gördüğünü anlattığında, annesi, babasından daha yakın bir ilgi göstermişti.
Zihninin görsel yanı hep ağır basan Blake, tasarladıklarını canlandırabilirle yeteneğine sahipti. Orta yaşlannda düşsel kişiler canlandırdığını anlatanların gözlemleri, Blake'in bugün silinişiz imge adı verilen imgeleri kurabildiğini, yani kafada canlandırılan imgeleri gerçekten varmış gibi üç boyutlu olarak görebilme ve bunlan gerçek varlıklarmış gibi izleyebilme yeteneği olduğunu ortaya koymaktadır. Blake imgeleri, sanki kafasının içinde değil, gözünün önündeymişler gibi çok canlı bir biçimde aktarırdı. Şiirleri, neredeyse elle tutulabilir hale gelen bu imgelerle yüklüdür.
Blake 10 yaşındayken çizim okuluna gönderildi; 14 yaşında da James Basire adlı bir oymabaskı ustasının yanına çırak verildi. Yedi yıllık çıraklık döneminden sonra 1779'da, Kraliyet Akademisi'ne girdi. Akademinin başkanı Sir Joshua Reynolds'dan hiç hoşlanmadı ve orada yeteneklerinin harcandığı kanısına kapıldı. Bu sıralarda, o dönemde ingiltere'de gelişmeye başlayan yeni aydın sınıfın bazı üyeleriyle dostluk kurmuştu. Aralarında Blake ile aynı akademide okuyan ressam John Flaxman'in da bulunduğu, dinsel görüşlerinde kiliseye bağlı olmayan bu aydınların bir bölümü mistik Swedenborg tarikatına girmişti. Bunların çoğu Üniteryen ve usçuydu. Siyasal görüşleri ise liberal, hatta cumhuriyetçiydi. İngiliz hükümetinin Amerika kolonilerine baskı uyguladığını düşünüyorlardı Eğitime çok önem vermekle birlikte geleneksel uygulamalara karşıydılar. İngiltere'nin kuzeyindeki fabrika sahiplerinin oğullarına ilk kez çağdaş ve bilimsel eğitim veren "karşıt" okullardan yanaydılar. O dönemde uygulamaya yönelik çağdaş anlayışı temsil eden bu aydınlar Quaker mezhebine yakındılar. Blake, papaz Anthony Mathew ve kültürlü karısının evinde bunların bazılarıyla düzenli olarak bir araya geldi; devrimci coşkunun arttığı sonraki yıllarda, radikal yayımcı Joseph Johnson'ın evi buluşma yeri oldu. O dönemde yalnızca bu aydınlar Blake'in şiirlerine ilgi göstererek yayımlatmak istediler. 1783'te Mathew ve karısı, John Flaxman'in da yardımıyla Blake'in çocukluk şiirlerini Poetical Sketches by W. B. (W. B.'nin Şiir Taslakları) adıyla küçük bir kitapta yayımlattılar.
Blake, 1782'de evlendiği Catherine Sophia Boucher ile Londra'da Leicester Meydanı yakınlarına yerleşti. Karısı okuma yazma bilmeyen, imza yerine haç işaretini kullanan bir kadındı. Blake onun eğitimini üstlendi; sonunda Catherine, Blake'in oymabaskı tekniğiyle bastığı şiir kitaplarının basımında ve boyanmasında ona yardım edebilecek düzeye geldi. 1784'te Blake, Basire'ın yanında çalıştığı bir oymabaskı ustasıyla ortak bir basımevi açtı, ama dükkân iş yapamayıp kapandı.
Gene de o yıllarda Blake oyma baskıyla geçimini sağlamış, başta Flaxman ve Henry Fuseli olmak üzere küçük bir ressam grubunun övgüsünü toplamıştı. 1784'te yeniden şiir yazmaya başladı. Bu dönemde yazdığı An Island in the Moon (Ay'da Bir Ada) adlı yergiyi bitiremediyse de, bu şiir 1789'da Songs of Innocence (Masumiyet Şarkıları) adıyla yayımlayacağı şiirlerdeki bazı temaların hazırlayıcısı oldu. Blake şiirlerini, yaptığı süslemelerle birlikte kendi bulduğu bir teknikle küçük bakır levhalar üzerine kazıdı, bastı ve elle boyadı.
Songs of Innocence ve Songs of Experience. Songs of Innocence ve 1794'te yayımlanan devamı Songs of Experience çığır açacak yapıtlardı, ama Blake'in yaptığı ilk basımları hiçbir yankı uyandırmadı; Blake'in ölümünden 50 yıl sonraya değin iki kitap da hemen hemen hiç okunmamıştı, hiç bilinmiyordu. Gene de bu iki kitabın 20. yüzyıl Avrupa ve Amerika kültürü üzerindeki etkisi, daha önceki yüzyıllarda Kitabı Mukaddes ile John Bünyan'ın The Pilgrim's Progress'ininki (1678, 1684, 2 bölüm; Hac Yolunda, 1932) kadar belirleyici olmuştur. Birkaç yıl sonra William Wordsworth ile Samuel Taylor Coleridge'ın birlikte yayımladıkları Lyrical Ballads'ın (1798; Lirik Baladlar) yol açtığı romantik fırtınanın neden Songs of Innocence ile başlamadığı açık değildir.
(…)
Blake her şeyden önce devrimciydi. Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi, Amerikalılara ve bütün dünyadaki idealistlere esin kaynağı olduğunda 18 yaşındaydı. 6 Haziran 1780'de Newgate Hapishanesi'ni yakarak otoriteye olan nefretlerini dışa vuran ayaklanmacıların arasına katıldığındaysa 22 yaşındaydı. 1789'da Fransız Devrimi'ne yakınlık duyan Blake, 1798'de Thomas Paine'e yöneltilen saldırılan öfkeyle karşılamıştı. 1801'de hâlâ Fransa ile İngiltere'nin tek bir ülke haline geleceğini umuyordu.
Blake'in bir başka özelliği, hem yaradılışı, hem duygularıyla Püriten geleneğe bağlı olması Dağdaki Vaaz'da İsa'nın ortaya attığı din ve ahlak öğretisini "Sonsuz İncil" kabul etmesiydi. Bu yüzden Blake, özel mülkiyete, kilise kurumuna, hükümete, döneminin yasa-lanna, savaşa ve insanı kendine yabancılaştı-ran çalışma biçimlerine karşıydı.
Blake kiliseye olduğu kadar devlete de karşıydı. Yaşlandıkça, özellikle de kısa süren
Londra dışında yaşama girişiminin ardından, daha dinsel bir dil kullanır oldu, ama hep toplumsal adaleti ve insancıl konuları işledi. Ona göre devlet ve kilise insanlan maddi ve manevi yönden tutsak eden kurumlardı. Yapıtla-nnda her iki kurumu da Eski Ahit'in Yeho-vası ile özdeş tutan Blake'in Hıristiyanlık anlayışı, aslında Yehova'ya karşı İsa'yı yücelten gnostik heretikliğe yakındı. Blake keskin gözlemleri olan, zeki, deneyimlerini geniş ve zengin bir düşgücüyle ele alabilen, davranış ve sözlerinde son derece dürüst, dil ve çizim alanlarındaki büyük yeteneğini doğallıkla kabullenen olağanüstü bir kişiydi.
(…)
İngiltere ile Fransa arasındaki savaş Blake için zor bir durum yaratmıştı; kamuoyundaki değişmeye yakınlık duymuyor, Londra'da hükümet karşıtı olarak tanınıyordu. Ayrıca savaşın artırdığı enflasyon ve ekonomik bunalım, böyle dönemlerde lüks sayılan oymabaskı ve çizimle geçimini sağlamayı zorlaştırı-yordu. Maddi durumu sarsılan Blake kansıy-la birlikte Thames Irmağının güneyinde Londra'nın daha mütevazı bir mahallesine yerleşti. 1796'da Edward Young'ın Night Thoughts (Gece Düşünceleri) adlı şiir kitabını resimleme işini üzerine aldı. Kitabın 1797'de basılan ilk bölümü başanlı olmadı. Bu başarısızlıkta ekonomik bunalımın da etkisi olmuştu, ama Blake'in halka seslenen ya da çoğunluğun beğenisiyle uzlaşma yoluna giden bir sanatçı olmadığı da açıktı. Bu dönemde Blake yaklaşık 30 yıldır çizim ve küçük resimlerini satın alan, Swedenborg tarikatının üyesi Thomas Butts'm korumasında az bir parayla geçinmek zorunda kaldı.
(…)
Son yılları. Blake, 1809'da yapıtlannı kamuoyuna sunmak için son bir girişimde bulunarak 16 resim ve suluboya çizimden oluşan bir sergi düzenledi. Sergi için özgün düşünceler içeren kavgacı bir broşür metni yazdıysa da fazla ilgi görmedi; eleştirmen Charles Lamb sergiye gelenler arasındaydı.
Blake bu dönemde sipariş almakta güçlük çekmeye başladı. Bu yıllarda yaptığı oyma-baskılar da sıradan işlerdi. Şiire ilgi duyan okurlar bile onu unutmuş gibiydi. 1824'te Charles Lamb de Blake'in hâlâ yaşayıp yaşamadığını bilmiyordu. 1818'e doğru Blake'in dinsel ciddiyetini paylaşan bir grup ressam, onu yeniden sanat dünyasına kazandırmayı amaçladı. Bu ressamlardan John Linnell, 1821'de Blake'ten Kitabı Mukaddes'in Eyub Kitabı'nın resimlemesini ve sonra da oymabaskıyla basmasını istedi. 1825'te Blake'e Dante'nin La divina commedia'sını (İlahi Komedya) suluboya ile resimleme işini verdi. Blake böylece 60 yaşlannda ilk kez, yaşamı boyunca yapmak istediği yaratıcı çalışmaları destekleyen ve izleyen birilerini buldu. Sonunda da yaratıcılığından emin olduğu en güzel yapıtlarını bu yıllarında üretti. Bununla birlikte, Eyub Kitabı'na yaptığı oymabaskılar 1826'da yayımlandığında gene başarılı olamadı.
Yaşamının sonlarına doğru safra taşları yüzünden sağlığı kötüledi. Bu dönemde aldığı tek tük notlarla, devlete ve düzenle uyuşan dindarlığa karşı her zamanki öfkesini yansıttıysa da, artık şiir yazmadı. Yetmiş yaşındaStrand yakınlarındaki bir odada öldüğünde hâlâ kitaplarını renklendiriyordu. Bunhill Fields'de adsız bir mezara gömüldü.
Blake uzunca bir süre, yalnızca şair ve ressamlar arasında saygı görmüştür. Dante Gabriel Rossetti, 1847'de British Museum'da çalışan birinden 10 şiline, içinde Blake'in şiir taslaklarının da bulunduğu bir kitap satın aldı. Kitabı 1861'de Blake'in ilk yaşamöyküsünün yazan Alexander Gilchrist'a, 1868'de de Blake üzerine Critical Essay (Eleştiri Denemesi) adlı denemeyi yazan Algernon Charles Swinburne'e verdi. William Butler Yeats, 1893'te Blake'in yapıtlannın açıklamalı bir basımının hazırlanmasına yardımcı oldu. 1920'de T. S. Eliot'm The Sacred Wood (Kutsal Orman) adlı kitabına Blake üzerine yazdığı bir denemeyi alması Blake'in yeni bir okuyucu kitlesine ulaşmasını sağladı. Ölümünün 100. yılı olan 1927'de Blake'in günümüzdeki ününü pekiştiren bir dizi makale ve kitap yayımlandı. Blake'in Türkçede yayımlanmış yapıtlan arasında Cennet ve Cehennemin Evliliği Neredeyse, Bütün Eserleri 2 (1997) ve Hasta Gül (1996) vardır.
A.B.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder