Sözlük

Sanatçılar

Sanatçılar

Cranach, Lucas


Lucas Cranach (1472-1553)
Lucas Cranach (Yaşlı) da ününü portrelerine borçludur: Bunlar kuşkusuz, onun kişiliğinin özelliklerini taşıyan ürünlerdir, ama Holbein’ın portrelerindeki güzellik ve incelikten (iyice İtalyan iki nitelik) yoksundurlar. Gerçekten Cranach, Rönesans esprisine kafa tutar ve karşıtı olan gotiğin gerçekçi eğilimine katılır. Böylece halkının beğenisine yaklaşır ve Luther’in dostu olarak, Roma karşıtı ortama içten bağlı kalır.

Melanchton’un onu aşağılanmış “genus”la karşılaştırması bu halk sevgisinden ötürüdür.

Cranach, 1472’de, Franken’de babasının, adını almış Kronach’ta doğdu. İlk resim eğitimini babasından aldı, daha sonra Dürer’in etkisine girdi. 1502’de peyzaj resmine büyük ilgi gösterilen Viyana’ya gitti. Kendisi de çok geçmeden bu tür yapıtlarla ad yaptı. 1505’te Saksonya elektörü Prens Wittenbergli Fried rich’in (Bilge) saray ressamlığına getirildi. 1508’de çocuk V. Karl’m portresini yapmak için Hollanda’ya gönderildi. Ardından, büyük bir dostlukla Luther’e bağlandı, Protestan Reform’a bütün gücüyle katıldı, yurttaş olarak yükümlülükler üstlendi: 1519’da Wittenberg Konseyi üyesi, 1537’de ve 1540’ta aynı kentin belediye başkanı. Wartbourg’tan birkaç günlüğüne uzaklaştığı sırada, Luther kendisini dostça karşıladı; ressam da, kuşku uyandırmamak için, onun değişik bir kılık içinde portresini yaptı (1521). 1526’da Luther’in ve Catharina von Bora’nın evlilik portrelerini de gerçekleştirdi. 1522’de Weimar’a çekildi, 1553’te geriye iki ressam oğul bırakarak öldü. Oğullarından biri Lucas Cranach (Genç) adıyla tanındı.

Gençlik portrelerinde benzersiz bir güç ve canlılık görülür; özellikle Jean Cuspinian ve karısının portreleri (Winterthour) ilginçtir.


Şair ve derin bilgin Cuspinian, çok genç yaşta Viyana Üniversitesi rektörü olmuştu. Ressam onu, görkemli giysiler içinde, portreye katılan ve onu tamamlayan bir arka plan peyzajı üzerinde belirir biçimde ele almıştır. Viyana’da yapılmış öbür portreler de çok ilginçtir. Yine de bunlara gerçek hümanist yapıtlar olarak bakmak gerekir mi diye düşünsek yeridir; gerçekten de gotiğin son belirtilerine, kendi anıtsallıkları içinde her zaman saygın olan hümanist yönsemelerden daha yakın bir alaycı ışıltı sezilir bu portrelerde.

Luther’in Portresi (1529, Floransa, Uffiari) büyük bir psikolojik derinliği yansıtır. Biçimsel açıdan çok başarılıdır. Üslubunu sürdürdüğü gotik gelenek, Luther’in aile büyükleri portresinde, aşırı giden ve resmi fazlaca kaba kılan gerçekçi vurgulamayı önler.(...)

Doktor Johannes Scheyring’in Portresi’ndeki (1529, Brüksel) kişi, bir doktordan çok bir maymunu anımsatsa da, güçlü bir dirimle varolur. Cranach’ın, çocukların resmini yaptığı zaman modeline çok sevimli bir incelik vermeyi bildiğini de belirtelim. Sakson yalı Prens Maurice’in Portresi’ni buna örnek gösterebiliriz.

1526’da Bir Kadının (Sibylle de Cleves) İdeal Portresi’ni yapar; bu resimdeki amacının, modeline, masallardaki gibi zengin giysiler içinde görülmedik bir görünüm vermek olduğu biliniyor. Yapıtın teması, Cranach’ın sanatının en ilginç yönlerinden biri olan, özellikle de onun nü’lerinde ortaya çıkan büyük dekorcu niteliğini kavramamızı kolaylaştırır. Nü’lerin değerlendirilmesi için her fırsatı kullanır: Adem ile Havva, Paris’in Yargısı, Venüs ve Aşk, Apollon ve Diana ve daha başka portreler buna örnek gösterilebilir. Bu figürler, plastik değerleriyle de, oranlarıyla da çekici olmadıkları gibi, yapılarında kullanılmış anatomi bilgisiyle de fazla dikkate değer değildirler. Yalnızca arabesk bezemeli konular görürüz bunlarda ve gotik çizgi, tuhaf bir nesnenin ya da ayrıntının varlığını vurgulayan aldatıcı bir zarafete koşullanmıştır. Kadın portrelerinin şıklığı, zarafeti, büyük ölçüde giysilerden ve saç tuvaletlerinden kaynaklanır. Cranach’ın çok sevdiği şapkaların kışkırtıcı biçimini elde etmek için Rubens’e kadar beklememiz gerekecek. Burda, ressamın ruhunda, Lutherci katılıkla ve Wittenberg belediye başkanının esprisiyle uyuşamayan erotik bir muziplik var. Ama gecikmiş gotiğin yaltakçı üslubunu ve aşırı ilkeci katılığa kaçışı da unutmamak gerek. (...)

Cranach, Dürer ve Grünewald’in ahlaki katılığından da, Holbein’ın hümanist bilincinden ve teknik kusursuzluğundan da uzak bir sanatçı. Hayatı da, sanatını da ciddiye almamış gibidir. Bununla birlikte iyice kişisel bir düş gücü vardır; Alman prenslerin ve serbest fantezinin verimlerini seven herkesin hayran oldukları hoş, hınzırca, erotizme batık masallar yaratmak için basma resim sanatının renklerinden ve gotik çizgiden yararlanmayı bildi.

Rönesansın Serüveni, Lionello Venturi,  Çeviren: Cemal Süreya, YKY


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder