Sözlük

Sanatçılar

Sanatçılar

Dubuffet, Jean

Jean Dubuffet (1901-1985   )
Le Havre’da şarap ticareti yapan bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Onbeş yaşında doğduğu kentte sanat eğitimi almaya başlayan delikanlı 1918’te Paris’e geçti. Burada sanatçı olmak isteyip istemediğinden kuşkuya düşünce, edebiyata ve müziğe yöneldi. 1924 sıralarında sanatsal girişimlerinin tümünü bırakarak Buenos Aires’e gitti ve burada teknik ressam olarak iş buldu. Bundan bir yıl sonra da babasının işinde çalışmaya başladı. 1927’de Paulette Bret ile evlendi (1936’daboşandı; 1937’de Emilie Carlu ile ikinci evliliğini yaptı) ve bundan üç yıl sonra Paris-Berey’de kendi şarap mağazasını açtı.

1942’den Sonra: Ressam 1933/34 sıralarında bir kez daha ressamlığı deneyen Dubuffet, bu çabalarında uzun süre diretmedi. İkinci Dünya Savaşında ordunun rasathanesine atandıysa da, disiplinsizliği yüzünden birkaç ay sonra ordudan çıkarıldı. 1942’de üçüncü kez ressamlığı denemeye karar verdi. Bunu izleyen zamanda bilinçli olarak naif tuttuğu bir stilde savaş yıllarının Paris manzaralarıyla metro ve kırsal alandaki insan resimleri ortaya çıktı.



Dubuffet biçimi ve resmin süjesini en önemli ayrıntılarına indirgedi. Ren Drouin 1944’te Paris’te ilk defa Dubuffet’nin yapıtlarını içeren bir sergi açtı.
1946’dan Sonra: Malzeme Çeşitliliği Dubuffet 1946’da alçı, tutkal ve macundan oluşan ve sonradan üzerlerini karaladığı ya da kazıdığı bir karışım olan “Hautes Pâte” denemeye girişti. Başkaları yanısıra bu teknikle saldırgan erkekliğin ironik bir biçimde gözler önüne serildiği İktidar Hırsı (1946) adlı tablosunu ve Paris sosyetesi mensuplarına ilişkin bir portre dizisini (1946/47) gerçekleştirdi. “Sandıklarından daha güzeller” adlı müstehzi başlık altında yaptığı kaba görünüşlü tablolarında, portresini yaptığı kimseleri fizyonomik olarak benzetmekten çok, sözkonusu insanı kişisel bir biçimde yorumlamaya önem veriyordu ressam.

Dubuffet tablolarının oluşum süreci üzerinde etkili olmasını istediği kum, cam ve çakıltaşı gibi malzemelerle çalışıyordu. Güzellik ve çirkinlik gibi kriterleri reddediyordu. Ona göre sanatsal dürtü sanat eserinin kusursuz ham (işlenmemiş) haliyle kendini belli etmeliydi. İlgisi, sonradan “Art brut” (Kaba Sanat) adını verdiği sanat türüne yönelikti.

1950: Kadın Bedenleri Cezayir’de Sahara’ya yaptığı birkaç yolculuk Dubuffet’nin 40’lı yılların sonundaki süjelerine damgasını vurmuştur. Daha çok manzara resimlerine yöneldi. Bu arada sanatçı olarak başarıyı yakalamış olan ressam, 1950’de yaptığı Kadın Vücutları adlı serisiyle tartışmalara yolaçtı. İdealize nü’leri kadın vücudunun ve kadın ruhunun acımasız analiziyle karşı karşıya getirdi. Birçok eleştirmen bu çalışmaları bir “kışkırtma ve kadınlığı rencide edici” olarak değerlendirdi. 1953’te kelebek kanatlarından yaptığı resim serisi Dubuffet’nin yorulmaksızın sanatına uygulayabileceği yeni malzeme ve yöntemler arayışı içinde olduğunun kanıtıdır. 50’li yılların ortasında yaptığı Tableaux d’assemblage adlı yapıtı için boyadığı bir kanvası ufak ufak kesip yeniden monte etti.

1962’den Sonra: Hourloupe 1962 yılında New York Museum of Modern Art’ta (Çağdaş Sanat Müzesi) Dubuffet için retrospektif bir sergi düzenlendi. Sanatçı aynı yıl içinde yaptığı bir telefon görüşmesi esnasında sanatında yeni bir yönelime girdi. Farkında olmadan kırmızı ve mavi bir tükenmez kalemle bir kağıt parçasına bazı şekiller karaladı. Hourloupe adını verdiği bu yaratıklar bundan sonraki oniki yıl içinde karakalem, tablo, yontu ve mimari yapıtlarına egemen oldu.



Dubuffet 1969 yılında Paris yakınlarında Périgny’de  bir arsa alarak burada iç dekoru baştan başa Hourloupe resim dünyasından örneklerle döşenmiş olan anıtsal, üzerinden geçilebilen, plastikten Villa Falbala’yı yaptı. New York Guggenheim Müzesinde tasarlanan bir retrospektif sergi için Dubuffet 1973’te “Coucou Bazar” adlı danslı-müzikli tiyatro ile işbirliği yaparak Hourloupe’u sahneye uyarladı. Dansçılar yaklaşık 100 tane figürü arasında duruyorlardı.

1976’dan Sonra: Geç Dönem Yapıtı Dubuffet 70’li yılların ortasında Hourloupe’tan vazgeçerek bir dizi renkli kurukalemle karaladığı resme yöneldi. Bellek Tiyatrosu adlı yapıtlarında 1976’dan sonra ayrı ayrı çalışmalarını büyük boyutlu kolajlar halinde birleştirdi.



80 yaşına yaklaşmış olan sanatçı, Sırt ağrılarının giderek şiddetlenmesi üzerine, oturduğu yerden yapabileceği yeni kolaj yöntemleri arayışı içersine girdi. 1984’te Mires adlı Soyut resim dizisiyle Fransa’yı Venedik Bienalinde temsil etti. 83 yaşındaki sanatçı ondan bir yıl sonra Paris’te hayata gözlerini kapadı.
Yüzyılın 100 Ressamı



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder