James Ensor (1860-1949)
Ressam ve oymabaskı ustası. Yapıtlarındaki garip fanteziler ve alaycı toplumsal yorumlarla tanınmıştır. Dışavurumcular ve gerçeküstücüler üzerinde belirgin bir etkisi olmuştur.
1877-79 arasında Brüksel Akademisi'ne devam etti. Daha 20 yaşındayken son derece bilgili bir usta olmuştu. Önce Rembrandt ve Rubens'in sanatına tutkuyla bağlıyken, daha sonraları Fransız izlenimcilerinin canlı fırça vuruşlarını uyarladı.
Yapıtları 1883'te Brüksel Salonu'ndan geri çevrilince, Yirmiler adıyla tanınan ilerici sanat topluluğuna katıldı. Bu dönemde çalışmalannda iskeletler, hayaletler ve korkunç maskeler gibi grotesk fanteziler betimlemeye başladı. "Acayip Maskeler" (1883, Belçika Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi, Brüksel) bu tür yapıtlanndan biridir. Çoğu kez koyu tonlar ve kaim boya hamuru (impasto) kullanması çağdaşı izlenimcilerin tutumuyla ters düşüyordu. 1880'lerin ortalarından başlayarak ışığa daha fazla yer vermesine karşılık, pırıltıyı, biçimi iyice bozmak için kullandı.
Ensor'un maskelere ilgisinin, annesinin antikacı dükkânından kaynaklandığı düşünülebilir. "İsa'nın Brüksel'e Girişi" (1888, Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi, Anvers) adlı resminde birbirine bulaştırılmış çiğ renklerle verdiği kirli görünümlü karnavalmaskelerine izleyiciler öyle büyük bir tepki gösterdi ki, Ensor Yirmiler grubundan çıkarıldı. Gene de "Maskeler (Entrikalar)" (1890) ve "Asılmış Adamın Gövdesi İçin Kavga Eden İskeletler" (1890 ve 1891, Anvers Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi) adlı yapıtlannda da görüldüğü gibi, karabasanı anımsatan resimler yapmayı sürdürdü. Gittikçe daha çok eleştiriliyor, eleştirildikçe de insanlara karşı daha alaycı ve olumsuz bir tavır takınıyordu. Bu duyguları "Sanatçının Maskelerle Çevrelenmiş Portresi"ndeki ürkütücü ifadelerde açıkça yansımaktadır. Sonunda toplum yaşamından elini eteğini çekti, ortalarda görünmeyince öldüğü söylentisi yayıldı.
Sanatında 1900'den sonra fazla bir değişiklik olmadı. Zaten en önemli resimleri bu tarihten önce gerçekleştirdikleriydi. Yapıtlarının değeri ancak 20. yüzyılın başında anlaşıldı. 1920'de ve 1927'de Brüksel ye Paris'te toplu sergileri açıldı. 1929'da "İsa'nın Brüksel'e Girişi"nin ilk kez sergilenmesinden sonra Belçika kralı Albert ona baron unvanı verdi.A.B
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder