Sözlük

Sanatçılar

Sanatçılar

Füsun Onur


Sanatın öz değerlerini irdeleme isteğiyle, imge, simge, nesne, sanatın tanımı, anlamı ve göstergeleri gibi kavramları sorguladığı heykel ve yerleştirmeleriyle tanınır.

1956-60 arasında İstanbul'da Güzel Sanatlar Akademisi (b. MSGSÜ) Yüksek Heykel Bülümü'nde Ali Hadi Bara'nın atölyesinde eğitim gören Onur, 1962'de Fulbright Bursu'yla gittiği ABD'de Maryland Enstitüsü Sanat Yüksekokulu'nda yüksek lisans yapmıştır. Öğreniminin ardından Türkiye'ye dönen ve kurumlardan bağımsız çalışmayı tercih eden sanatçının 1960-74 arasındaki çalışmaları, en aza indirgenmiş (minimalize edilmiş) biçimlerle heykelin temel kavramlarını irdeleyen, bir yandan da bilinçli olarak bu sanatın sınırlarını zorlayan yapıtlardır. Bu bağlamda Onur'un Türk sanat ortamına en önemli katkılarından biri, 1970'lerin başında, bu ortamda sorulara, tartışmalara ve sanatın algılanışında yeni bakış açılarına yol açmış olmasıdır. Sanatçının 1970 sonrasında hemen her yıl sergilediği ve izleyicideki alışıldık klişeleşmiş sanat tanımlarını değiştirmeyi amaçlayan çalışmalarında, heykel kendini oluşturan öğelere ayrışmış ve kütle sorunu ikinci plana itilmiş, kütlenin algılanmasını sağlayan mekân ve boşluk olguları ise ön plana çıkarılmıştır. Sanatçının mekân ve boşluk olgusunu irdeleyen çalışmalarının ilk örneği olan 1972 sergisi ve 1970'li yıllar boyunca oluşturduğu aynı amaçlı birçok işinde, mekân içinde dikeylik/yataylık kavramları; çizgi, yüzey gibi öğeler, bunların arasındaki geçişler ve ilişkiler; sonuçta mekânın kazandığı biçimsel değişimler, tek boyuttan iki boyut türetme, mekânı kendi içinde katlayarak üçüncü boyuta geçiş gibi işlemler irdelenmiştir. Onur'un mekânla ilgili çalışmalarının uç noktası, 1981'de "İstanbul Sanat Bayramı Yeni Eğilimler Sergisi"nde Birincilik Ödülü'nü kazandığı Resimde Üçüncü Boyut İçeeri Gel adlı yerleştirmesidir. Sanatçının bu yapıtı ve 1982'de sergilediği yine fiziksel olarak izleyiciyi içine alan Çieçekli Kontrpuan, sanata yaşamsal boyut ekleyen işlerindendir. Onur, 1978'de "Dıştan İçe İçten Dışa" adlı sergisiyle sanat yapıtlarının satışı olgusunu sorgulamıştır. Sanatçının resim ve heykelin dışına çıkma biçimi, hazır-nesne kullanımı, işini mekanla bütünlük içinde tasarlaması, sanat yapıtının "meta" olmadığını savunuşu, işin içine izleyiciyi katması, malzemelerini sıradan, basit nesnelerden seçişi gibi olgular Türkiye'de 1970'lerde sözü edilmeye başlanan kavramlardır ve Onur bu tartışmaları sanat ortamının gündemine sokan sanatçıların başında gelmektedir. Onur'un 1985'te İmin İmi, 1990'da Görünenler Görünmeyen-Tanıdık Tanımadıklarımız adlı işleriyle sürdürdüğü bir başka grup çalışma ise, imge, simge, nesne, sanatın tanımı, anlam ve göstergeleri algılama düzeyi gibi kavramlara yöneldiği yerleştirmeleridir. Bunlara temel olan görüş, "nesnelerin, varlıkların zihinde yaratılan ilk, saf ve düşsel görüntülerine, imgelere dönüş" olarak özetlenebilir. Sanatçının yaptlğı, nesnenin günlük yaşamdaki nesne olarak değil, her şeyden soyutlanmış insan bilincindeki imge olarak ortaya çıkışı ve ardından simgelere dönüştürülmesi eylemidir. Onur, dış dünyadan aldığı nesneleri, varlıkları, kavramları, bir kez daha, kendi imgeleminden çıkardığı sözcüklerle ve kendi mantık dizgesiyle yeniden yaratır. Kimi zaman yaptığı, daha önce varolmayan bir nesnenin ilk imgesini, ardından nesnenin kendisini yaratmak, dünyaya yeni nesneler eklemektir. Onur'un işlerinin çıkış noktasında her şey belleksel imgelerle algılandığından, sonuç da bir anlamda soyuttan soyuta geçişi yansıtır. Oıuşturduğu nesneler klişelerden uzak olduğu için kolay algılanamaz, oldukça kapalı (hermetit) yapıtlardır, ancak o ölçüde de yalın ve derinliği olan işlerdir. Onur'daki bu sanatın öz değerlerini irdeleme isteği, insanların yaratıcı niteliklerinin köreltilmesi kavramında düğümlenmiştir ve işlerinin ardında, hazırdan alınıp beyinlere yerleştirilmiş klişe imgeleri bir an için yok sayıp, yerine yenilerinin de oluşturulabileceğini izleyiciye duyumsatma isteği vardır. 1984 sonrasında "Öncü Türk Sanatından Bir Kesit" sergilerine, 1989-93 arasında A, B, C, D sergilerinin tümüne katılan sanatçı, 1986'da I. Uluslararası Asya-Avrupa Bienali'nde ve 1987'de I. Uluslar arası İstanbul Bienali'nde yer almış, 1994'te Almanya'da düzenlenen "İskele" sergisine katılmıştır. Onur, 1981 Yeni Eğilimler Sergisi dışında 1974'te Devlet Resim ve Heykel Sergisi Birincilik Ödülü ile Hadi Bara Yarışması Ödülü'nü almıştır.
N. Özayten

Füsun Onur, 1999'da 6. Uluslararası İstanbul Bienali'ne katılmış, 2004'te Karlsruhe'deki ZKM Galerisi'nde düzenlenen "Call me Istanbul is my Name" sergisine yapıt vermiş, aynı yıl Uluslararası Eleştirmenler Birliği Türkiye Şubesi'nin (AICA) onur sanatçısı ödülünü kazanmıştır.
B. Pelvanoğlu




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder