Sözlük

Sanatçılar

Sanatçılar

Hüseyin Gezer


Ulusal değerlerden yola çıkarak gerçekleştirdiği anıt heykelleriyle tanınan heykelci.
Balıkesir Necatibey İlköğretmen Okulu’ndan mezun olduktan sonra bir süre öğretmenlik etti, bir yandan da resim ve heykel çalışmalarını sürdürdü. Askerliğinin ardından girdiği Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü Fransızca Bölümü’nün ikinci sınıfın dayken sanata karşı yeteneğinden dolayı özel olarak onun için açılan bir sınavla 1944’te İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü’ne geçti.

Akademide öğretmeni Rudolph Belling’in doğa çalışmalarından ve klasik sanata olan bağlılığından etkilendi. 1948’de eğitimini tamamladı ve aynı yıl açılan Avrupa sınavını kazanarak Fransa’ya gitti. 1950’ye değin Julian Akademisi’nde Marcel Gimond’la (1894-1961) heykel, Paris Güzel Sanatlar Yüksekokulu’nda da Georges Saupique ile (1889-1961) taş işçiliği konularında çalıştı. Aynca Guimet Müzesi’ndeki Uzakdoğu heykellerini, Antoine Bourdelle ve Rodin müzelerindeki yapıtları inceledi. 1950’de Türkiye’ye dönünce akademinin Heykel Bölümü’ne öğretim üyesi olarak atandı; 1955’te atölye öğretmenliğine ve müdür yardımcılığına getirildi, 1966-69 arasında akademi müdürlüğü yaptı. Gene aynı dönemde Devlet Resim ve Heykel Müzesi Müdürlüğü görevinde bulundu.

Sanat anlayışı akademideki öğrencilik yıllarında biçimlenen Gezer, Fransa’da kaldığı yıllarda büyük hacimleri örgütleme, kompozisyon, ışık-gölge ve doku gibi temel sorunlar üzerinde durdu. Türkiye’ye döndük ten sonra ise, heykelde oran ve kompozisyon ilkelerinin matematiksel temelleri konusunda araştırmalar yaptı. “Efe’nin Aşkı” (1951, Mimar Sinan Üniversitesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi), “Ana ve Çocuk” (1957, Hacettepe Üniversitesi) gibi bu dönem ürünleri kübist anlayışta olmakla birlikte, duygulu ve yumuşak bir anlatım taşır. 1960’lardan sonra yoğunlaşan anıt çalışmalarında figüratif bir anlayış benimseyen Gezer, kaideyi de anıtın bütünlüğü içinde değerlendirdi. Bu düşüncesini ilk kez “Antalya Atatürk Anıtı”nda (1964) uyguladı. 1970’ten sonra kübist anlayıştan uzaklaşma ya başladı. Serbest heykellerinde daha önceleri görülen, yatay ve dikeylerden oluşan statik kurgu, bu yıllarda yerini, anıt çatışmalarındaki gibi diyagonallerin oluşturduğu dengeli bir dinamizme bıraktı.



Gezer’in 30 kadar ilde Atatürk anıtı; çok sayıda kuruluşta büst ve kompozisyonları bulunmaktadır. 1963’te Antalya Atatürk Anıtı Yarışması’nda, 1973’te Kültür Bakanlığı’nca açılan Atatürk Büstü Yarışması’nda (iki dalda), 1975’te Ziya Gökalp Anıtı Yarışması’nda (Diyarbakır), 1978’de TBMM Atatürk Anıtı Yarışması’nda, 1986’da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nca Boğaz’daki yeni Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün Avrupa’daki ucunda yer alması düşünülen Fatih Anıtı için açılan yarışmada (Mehmet Çubuk, İmran Gezer, Ismet Alptekin ile birlikte) birincilik ödülünü kazandı. İstanbul’da Saraçhanebaşı’nda 29 Mayıs 1987’de açılışı yapılan ve sanat çevrelerinde eleştirilerle karşılanan Fatih Anıtı’nı da yapan Gezer’in sanat üzerine yayımlanmış yazılan ile 50 Yılın Türk Resim ve Heykeli (1973) ve Cumhuriyet Dönemi Türk Heykeli (1984) adlı kitapları bulunmaktadır. A.B.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder