Sözlük

Sanatçılar

Sanatçılar

İbrahim Çallı



Özgün yorumuyla Türk resminde izlenimci anlayışın ilk ve en önemli temsilcilerinden biri olmuştur. İlk ve orta öğrenimini Çal’da ve İzmir’de yaptı. Bu yıllarda desenler çizmeye başlamıştı. 1899’da gittiği İstanbul’da resim çalışmalarını sürdürdü. Uzun süre çeşitli işler yaptı. Bu arada Kapalıçarşı’da çalışan ressam Roben Efendi’den resim dersleri aldı.

1906’da Şeker Ahmet Paşa’nın desteği ve aracılığıyla Sanayi-i Nefise Mektebi (sonradan Güzel Sanatlar Akademisi, bugün Mimar Sinan Üniversitesi) Resim Bölümü’ne yazıldı. Dört yıl sonra Avrupa sınavını “Harekat Ordusu’nun Muhafız Alayı’ndan Maksud Çavuş” ve “Çıplak Adam” adlı yapıtlarıyla kazandı ve okuldan birincilikle mezun olarak Hikmet Onat, Ali Sami Boyar ve Ruhi Arel’le birlikte Fransa’ya gönderildi.

Paris Güzel Sanatlar Yüksekokulu’nda Fernand Cormon’un (1845-1924) atölyesine devam eden Çallı ve arkadaşları 1. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla 1914’te Türkiye’ye döndüler. Çallı aynı yıl Sanayi-i Nefise Mektebi’nde Salvatore Valeri’nin yardımcılığına atandı; kısa bir süre sonra da atölye öğretmenliğine getirildi.

1917’de Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın Şişli’de açtırdığı atölyede Hikmet Onat, Ruhi Arel, Avni Lifij, Namık İsmail gibi sanatçılarla birlikte savaş resimleri yaptı. Güzel Sanatlar Birliği’nin kuruluşuna katıldı. 1947’ye değin Akademi’deki görevini sürdürerek Şeref Akdik, Refik Epikman, Mahmut Cüda, Ali Çelebi, Zeki Kocamemi gibi sanatçıların yetişmesine katkıda bulundu.

Çallı, Paris’te bulunduğu 1910-14 arasında izlenimciliğe yakın, özgür bir görüş ve teknik benimsemişti. Bunu sanat yaşamının sonuna değin uyguladı. Türk resminde 1914 ya da Çallı Kuşağı olarak anılan grup ondan başka Nazmi Ziya Güran, Hikmet Onat, Namık İsmail, Avni Lifij, Ruhi Arel gibi izlenimci anlayışta çalışan ressamlardan oluşuyordu. Galatasaray Sergileri adıyla anılan ve büyük ilgi uyandıran ilk resim sergilerini de bu grup açtı.

Çallı 1914-23 arasında toplumsal yaşamla ilgili konuların yanı sıra Ada ve Boğaz manzaraları, kadın portreleri ve Türk resminde ilk kez çıplak figürler de yaptı.

İstanbul’da bulunan Rus ressam Aleksis Griçenko’yla tanıştıktan sonra izlenimci teknikten uzaklaşarak onun grafiğe yakın şematik desenini ve az karışımlı renk anlayışını benimsedi. “Mevleviler” adlı dizisi bu etkilerle oluştu. Çallı kısa bir süre sonra izlenimci anlayışa geri döndü.


İbrahim Çallı, kuşağının sanatçıları arasında üslup dinamizmiyle dikkati çeker. Yerel duyarlılığın ağırlıkta olduğu resimlerinde, izlenimciliği de zorlayan bir üslup egemendir. Desenden çok renge önem verir, disiplinden ve ağırbaşlı üsluptan kaçınan renkçi ressamlardandır. Deseni, kompozisyonu önem sevmesi nedeniyle, eserlerinde kuruluş ve desen yetersizliği olmasına rağmen, renkle kurduğu güçlü ilişki hemen hissedilir. Renklerin kullanılışı, resimlerine çarpıcı, göz okşayan, sıcak bir hava kazandırır. 1924’te Galata Mevlevihanesi’ndeki Mevlevileri konu aldığı resim dizisinden itibaren, plastik özellikleri daha belirgin bir üslup benimser. Çallı’nın en ünlü eserleri arasında Türk Topçularının  Mevziye Girişi (1917), İstiklal Savaşı’nda Zeybekler (1923), Mevleviler (1927), Süvariler (1936), Salah Cimcoz, Reşit Saffet, Lütfiye İzzet, Vicdan Moralı portreleri, Çamlıkta Kadınlar, Çıplak ve Manolyalar sayılabilir.
Thema Larousse (Kıymet Giray)
1923’ten sonra manzara, portre ve ölüdoğalardan başka Kurtuluş Savaşı ve Atatürk devrimleriyle ilgili kompozisyonlar, Atatürk portreleri ve köylü yaşamını anlatan büyük boyutlu resimler yaptı


Sanat yaşamının son yıllarında büyük boyutlu kompozisyonlardan uzaklaşarak portreler ve daha çok çiçekleri konu aldığı ölü doğalar gerçekleştirdi. Ana Britannica



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder