Sözlük

Sanatçılar

Sanatçılar

Poussin, Nicolas


Nicolas Poussin
Nicolas Poussin  gençliğinde memleketinde başladığı resim eğitimini İtalya’ya giderek devam ettirmiştir. Babası Normandiya’da bir köyde çiftçi olan Poussin, hayatının çoğunu Roma’da geçirmiş ve orada ölmüştür. Memleketine Louvre’un bir galerisini resimlemek üzere gitmiş, iki yıl kadar kalmış, fakat işini tamamlamadan Roma’ya dönmüştür. Kendisinden sonra gelen sanatkârları da etkileyen Poussin, klasik idealin en büyük temsilcisi olmuştur. Dengeli kompozisyonlarında geometrik bir düzen hakimdir. Klasik Yunan sanatına yakın bir kütle ve ağırlık duygusu, hem figürlerini, hem de peysaj formlarını doldurmuştur. Barok devir resim ustası olmasına rağmen Barok resim ilkelerine uymak yerine o ilkelerin aksini tatbik etmiştir. Keskin sınırlı formları derin bir hacim içinde yer alırlar. Kompozisyonları ahenkli ve sakindir. Sükönet ışığın doldurduğu resminde herşeyin formu, her taş bloku kesin dış çizgilerle belirlenmiştir. Büyük manzaralarını matematiksel kesinlikle tertiplemiştir. Onun figürleri genellikle bir merkez noktada birleşmektedirler veya büyük bir figür diğer bütün elemanların diyagonal hatlarla üzerinde toplandığı, odak noktasını teşkil etmektedir. Yahutta, vücutlar dalgalı bir ritmle halkalanırlar.


Sabinli Kadınlara Saldırı (1637'den önce, Metropolitan Museum of Art, New York) sahnesindeki kalabalık figürler hareketleri ile birbirine bağlanırlar. Şairin İlham, (1629, Louvre, Paris tablosunda, kıyafetleri, duruşları ile antik dünyanın bir akisini bulmaktayız. Bir kaya üzerinde oturmakta olan şair resmin merkezidir, onun etrafındaki dört figür de baş döndürüşleri, el hareketleri veya bakışlarıyla görünmeyen diyagonal hatlarla ortadaki şair figürüne bağlanmaktadırlar. Nurhan Atasoy

Bu ustalar arasında, kendine Roma’yı vatan seçen Fransız Nicolas Poussin (1594-1665) bulunmaktadır. Poussin, klasik heykelleri tutkulu bir çabayla inceledi. İçindeki sanık ve yücelik dolu uzakçıl dünyaların görüntüsünü dile getirebilmek için, o heykellerin güzelliğine gereksinmesi vardı.


Yukarıdaki resim, yorulmak bilmeyen bu çalışmanın en ünlü sonuçlarından birini göstermektedir. Dingin ve güneşli bir güney manzarasıyla karşı karşıyayız burada. Şahane delikanlı güzel ve saygın bir genç kız, büyük bir taş gömütün önüne toplanmışlar. Çelenklerden ve öğendirelerden anlaşılacağı üzere çoban olan bu gençlerden biri, gömütteki yazıtı çözebilmek için diz çökmüş; bir başkası, karşısında duran arkadaşı gibi, suskun bir hüzne dalıp gitmiş güzel sığırtmaç kıza yazıtı gösteriyor. Latince yazıt şöyle diyor: “ET İN ARCADIA EGO” (Ben, yani ölüm, çobanların düşler ülkesi Arkadia’da bile egemenim). İşte şimdi, bir çember oluşturan bu figürlerin gömüte bakışlarındaki dalgın, korkmuş ve şahane ifadeyi anlıyor ve değişik davranışların birbiriyle uyuma girişini sağlayan güzelliğe daha bir hayran kalıyoruz., Düzenleme oldukça basit görünüyor, ama bu basitlik, derin bir sanatsal bilgelikten doğmaktadır. Yalnızca böyle bir bilgelik, ölümün her türlü ürkünçlüğünü yitirdiği, özlenesi bu huzur ve uyum görüntüsünü çağrıştırabilirdi. Gombrich

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder