Sözlük

Sanatçılar

Sanatçılar

Raffaello


Rafaello
Raffaello daha sağlığında, son derecede gösterişli eserleriyle çevresinde büyük hayranlık uyandırmıştı; ancak bu ilginin ötesinde onun eserini sorgulamak hiç de kolay değildir. Çoğu günümüze ulaşmış olan resimleri, çağdaş duyarlık açısından soğuk, hatta akademik olarak değerlendirilmiştir, ancak bu eserler aslında dolaysız oldukları için kendilerini kabul ettirmişlerdir.

Kısacık bir meslek yaşamı
Raffaeflo 1483’te Umbria’nın (İtalya) Urbino şehrinde doğdu. Babası Giovanni di Sante di Pietro (veya Giovanni Santi) ressamdı. 1494’de öldüğü zaman Raffaello Santi (veya Sanzio) henüz on bir yaşındaydı. Çocuğun nasıl bir eğitim gördüğü belirsizdir. Birçok sanat tarihçisi onun Perugia’da 1499-1500 yıllarında Perugino’nun öğrencisi olduğunu kabul eder. Raffaello 1500 yılında henüz on yedi yaşındayken (Giovanni Santi’nin yardımcılığını yapmış olan) Evangelista di Pian di Meleto ile birlikte Sant’Agostino de Citta di Castello Kilisesinin sunağı için Aziz Nicolaus’un Taç Giymesi adlı resmini yaptı. 1501- 1503’te Monteluce Manastırı başrahibesi,  Raffae1lo’ya Bakire’nin Taç Giymesi adlı resmi ısmarladı. 1504’te Bakire’nin Evlenmesi adlı resmini yaptığında Raffaello artık bütün yeteneklerini ortaya koymuştu.

Raffaello, Floransa’ya yerleştiğinde sanatını da kabul ettirmişti. 1504 yılının sonlarında Toscana’daki bu şehre gelen sanatçı 1508’e kadar orada kaldı. Yalnızca Floransa’dan sipariş alıyordu ama bu durum, onun Perugia’da eser vermesini de engellemedi. Ancak asıl Floransa’da ustalaştı. Ressamın Çayırdaki Bakire’den (1506) Sakakuşulu Bakire’ye (1507) ve Güzel Bahçıvan Kadın’a (1507) kadar yaptığı bir düzine madonnada klasisizmin en üst derecesine ulaştığı görülür. Bu sonuncu tabloda Meryem oturur durumda gösterilmiştir, ayakta duran Çocuk İsa’yı şefkatle tutmaktadır; bir başka çocuk, Aziz Vaftizci Yahya, Çocuk İsa’yı sevgiyle, hayranlıkla seyretmektedir. Hareketler ve bakışlarla aralarında bağlantı sağlanmış olan bu üç kişi, huzur dolu bir manzara önünde, tevekkül içindedir.

Ama Raffaello’nun dehası, tam anlamıyla asıl Roma’da büyük gelişme gösterdi. Papa II. Julius’un isteği üzerine Raffaello 1508’in sonlarında Roma’ya gitti. San Pietro Bazilikası’nın yeniden yapılması projesinde, Ki bilim ve sanatı koruma eğiliminden beslenen hareketli ortamda önce II. Julius (1503-1513) sonra da X. Leo (1513-1521) döneminde çok yoğun bir etkinlik gösterdi. Burada kurduğu atölye, öğrenci sayısı bakımından olduğu kadar, kalite açısından da sanat tarihinin en önemli atölyelerindendir. Vatikan sarayının odaları için giriştiği büyük fresk dizisi, burada verdiği en önemli eserdir. İmza Odası (Stanza del la Segnatura, 1514-1517), Heliodoros’un Odası (Stanza di Eliodoro, 1511-1514), Yangın Odası (Stanza dell’tncendio 1514-1517), Sistina Kapellası için halı desenleri (esin kaynağını Havarilerin yaptığı işler oluşturur), Vatikan’daki Loggia’lar (1517-1519) Constantinus Salonu’nun dekorasyonu (1520-1524) Roma’daki eserlerinin başlıcalarıdır.


Constantinus Salonu’nun dekorasyonu, Raffaello’nun ölümüyle yarım kalmış, ama aralarında Giulio Romano’nun da bulunduğu öğrencileri tarafından tamamlanmıştır. Raffael bunların yanı sıra başka siparişleri de karşıladı. Ona sipariş veren sanatseverler arasında Sienalı bankacı Agostino Chigi de vardı. Galateia’nın Zaferi’ni onun isteği üzerine bankacının Roma’da oturduğu Farnesina villası için yaptı. Raffaello yine aynı kişi için, biri Santa Maria della Pace’de öbürü de Santa Maria del Popolo’daki Chigi’lerin aile mezarlığı kapellası olmak üzere iki kapellayı dekore etti. Ayrıca yine Agostino Chigi’nin isteği üzerine Farnesina villasındaki Psyche bölmesini de resimleriyle süsledi.
Öte yandan, Raffaello mimar olarak da önemli başarılar elde etti. Bu, sanatçının dehasındaki çeşitliliği kanıtlar. Mimar olarak, San Pietro Bazilikası’nın yeniden yapımı sırasında (1514), dostu Bramante’nin yerini aldı. Madama villasının planlarına katkısıyla, Bramante’nin işini tamamlayan sıradan bir mimar değil, kendi kuşağının en yenilikçi ve en yetenekli mimarlarından biri olduğunu gösterdi. 1515’te Roma’daki antik anıtların restorasyonunu üstlendi. Raffaello’nun çok ciddiye aldığı bu iş, ressamın bir portresini de yaptığı diplomat dostu Baldassarre Castiglione’nin anılarmda önemli yer tutar.
Özel siparişler ona gittikçe daha çekici geldi. Fresklerde denediği üslup, tablolarında da karşımıza çıkar. Atölyede yapılan tablolarında öğrencilerinin payı uzun zaman abartılmıştır. Tabloları ya dini bir konuyu işler veya bir portredir. Bunlar arasında Sistisıa Madonnası’ndan (1513-1514) Haçın Taşınması’na (1517), Alba Dukas, Bakiresi’nden (1511) Sandalyede Oturan Madonna’ya (1514), Peçeli Kadın (1516) adlı genç kadın portresinden X. Leo ve Iki Kardinal (1518-1519), bir de en Ünlü portrelerinden biri sayılan ve metresi Margherita Luti’ye ait olan La Fornarina’ya (1519) kadar çok sayıda eser yer alır. Raffaello en verimli çağında, Isa’ı ölüm yıldönümü olan kutsal cumada ansızın öldü (1520). 1517 yılında başladığı ve son günlerinde tamamladığı Ölümden Sonra İsa’nın Üç Havarisine Görünmesi adlı tablosu, ölüm döşeğinin üzerine asıldı.

Klasik bir dilin oluşturulması
Raffaello’nun sanat hayatını şu iki olgu biçimlendirmiştir: dışarıdan gelen etkilere son derecede açık bir sanatçı olması, ama her seferinde ustaca sentezler yapabilmesi. İnce ruhlu Perugino’dan Fra Bartolomeo’nun çevresindeki klasisizme yaklaşan Floransalı sanatçılara kadar birçok ressamdan etkilenmiş, ileride klasisizmin ilk örnegini oluşturacak bir üslubu kafasında yavaş yavaş oluşturmuştu. Floransa dönemine ait olan madonnalar, “gerçek olan” ile “ideal olan” arasındaki o üstün, o yüce denge ye, o uyumlu gerilime (Batı resminde buna belki de Poussin dışında kimsede rastlanmaz) tanıklık eder. Ampirik algılamadan doğmuş olan biçim, üst düzeyde bir görüşün, bir vizyonun gereklilikleriyle değişikliğe uğramıştır; bu vizyon, işe yaramaz fazlalıkların katkısını bir düzene koyar ve bu katkıyı, zamanı aşan bir evren içine yerleştirir: doğal olan tanrısal olana yönelir, tanrısal olan da gözle görülür, hissedilir bir biçimde ortaya çıkar. Böylece durağanlık ve dinamizm desen ve renk, yalınlık ve hikaye etkisi, zarafet ve güçlülük arasında bir denge sağlanmış olur.
Büyük fresk dizileri, Raffaello klasisizminin gerçek manifestosu olarak belirir; bu dizeler, estetik tasarı açısından olduğu kadar, zengin felsefi ve teolojik içerikleri açısından da klasik geleneğin eşsiz örnekleri kabul edilmiştir.


Özellikle Atina Okulu (1508- 1511) ve Parnassos (1510-1511) Rönesans dönemi hümanist evrenselciliğinin somutlaştırılmış biçimidir; çoktanrıcı miras ile Yahudi-Hıristiyan mirasını aynı hareket içinde birleştirme isteğine de uygun düşer; ne var ki, bu düş, kısa süre sonra Reform ve Karşı Reform hareketleriyle ortadan kaldırılacaktır. Son olarak, eserleriyle olduğu kadar öğrenci yanıyla da Raffaello terimin Platoncu anlamıyla o uzun akademik geleneğin «babası» kabul edilir; bu gelenek, Antik sanatçıların öğrettikleri ile gerçeğin öğrettiklerini birleştiren bir gelenektir; burada desen, özellikle anatominin kesin incelenmesi konusunda çok önemli rol oynar.

Raffaello’da, üsluba tam olarak egemen olabilmek için bir yandan gitgide karmaşıklaşan bir kuruluş (Leonardo da Vinci’nin ve Michelangelo’nun dikkatle gözlemlenmesinden kaynaklanır), öte yandan da gitgide zenginleşen ve yoğunlaşan bir renk yelpazesiin kullanılması gerekir (bu, Venedik resmine özgü bir duyarlığın göstergesidir ve belki de, Roma’da eser veren ve Urbino’lu ressamın rakibi olarak kendini kabul ettiren Venedikli sanatçı Sebastiano del Piombo etkisidir).

Klasisizmi aşmaya doğru
Raffaello’da gözlenen dış etkilere açıklık ve yaratıcılık birbiriyle çelişmeyen, tersine zengin bir doğrultu oluşturan iki özelliktir; ama ne yazık ki bu çizgi çok erkenden yarıda kesilmiştir. Sanatçının son eseri olan Ölümünden Sonra Isa’nın Üç Havarisine Görünmesi bu bakımdan bir simge özelliği taşır. Uzun süre tablonun üst kısmının (son derece “klasik” ve “dengelidir”) ustanın fırçasından çıktığı, alt kısmınınsa öğrencilerine, büyük bir olasılık da Giulio Romano’ya ait olduğu kabul edilmiştir. Gerçekten de kompozisyondaki, heyecandan kaynaklanan retorik ile karmaşıklık ustanın klasik anlayışından oldukça uzak gibidir. Oysa son yıllarda yapılan üslup çözümlenmesi ve kimyasal incelemeler, tablonun kime ait olduğunu aşağı yukarı göstermiştir. Ölümünden Sonra İsa’nın Üç Havarisine Görünmesi yeniliklere yönelik ilk ve önemli adımları simgeler, ne var ki ölümü nedeniyle sanatçı bu yenilikleri gerçekleştirememiştir. Eserin o eşsiz alt kısmında İtalyan resminin ulaşacağı noktaya, yüz yıl önce ulaşılmıştır. Burada ayrıca Annibale Carracci’nin ve Bolognalı sanatçıların o güçlü «idealleştirilmişin gerçekliğini ve Caravaggio’nun trajik natüralizmini buluruz. Raffaello aynı zamanda Caravaggio’nun o abartılı ışık-gölge oyunlarını da müjdeler. Aslında sanatçı, maniyerizmin ötesinde, 1600 dolaylarındaki İtalyan resmini yeniden oluşturacak olan iki temel akımın habercisi gibidir. Axis

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder