Sözlük

Sanatçılar

Sanatçılar

Vermeer, Jan

Jan Vermeer  (1632-1675)
Protestan ülkelerde, bu arada Hollanda’da sanatkârlar güneydeki gibi kralların yüceltilmesi, kilisenin zaferi, tanrıların hayatları gibi konuları işlemediler; bağımsız burjuva kültürünü geliştirmek için çaba gösterdiler. Bu sınırlar içinde eserler veren büyük ressam Delft’li Jan Vermeer, devrinde etraftaki bir çok sanatkâr herhangi biri olarak görülmüştür. Öldüğünde, arkasında dul karısı, onbir çocuk ve ancak kırk kadar resim bıraktığına göre herhalde ağır çalışan bir ressamdı. Bu yüzden ancak XIX. yy. da eserlerinin kıymeti anlaşılmıştır. Çalışma tekniği XIX. yy. ın sonunda empresyonist resme gözü alışanlara çok daha iyi hitap etmiş ve onlar tarafından değerlendirilip sevilmiş, beğenilmiştir. Onun resimlerinde sakin ve yoğunlaştırılmış ışık, objeleri sarar ve onların yüzeylerini şiddetli ve titrek bir canlılıkla uyandırır.


Zamanında önce çok tartışılmış ve sonradan unutulmuş olan en ünlü resmi Delft Şehrinden Bir Görünüş (c. 1658, Mauritshuis, Hauge) janr resmi ile manzara resmi arasında kalan ve çok sayıda ressam tarafından çalışılmamış olan şehir manzarası resmi türünün bir örneğidir. Şehir manzarası ressamlarının en büyük amaçları konuları olan şehrin topoğrafyasını doğru olarak tesbit etmek, şehrin asaletini ve en önemli güzel taraflarını belirtmek idi. Halbuki Vermeer’in bu resminde topoğrafya bile doğru değildi, diğer hususlar da Vermeer’in Delfi şehri manzarasında yoktu. Tabii bu yönden tartışma konusu oldu. Bu resmi ilk bakışta, ressamın bu şehrin evleri, şehir girişi, köprüsü ile her görüntüsünü en küçük ayrıntılarıyla resmettiği ve tam bir topografik resim olduğu sanılır. Halbuki bu resim, şehrin yalın olarak fiziki görünüşünü değil iç yapısını aksettirmektedir. Vermeer sadece ayrıntıları tesbit etmemiş, ışık, suda şehrin akisi, bazı yerleri aydınlatarak, bazı yerlere gölgeler düşürerek içinde doğup büyüdüğü Delft şehrinin tam ruhu, yapısı olan içine kapanıklılığı duygusunu resme kazandırmıştır. Vermeer kısa, yumuşak fırça darbeleri ile çalışmıştır. Aslında XIX. yy. sonu empresyonist ressamların tekniğinin aynı değildir fakat sonuç aynı etkiyi yapmaktadır. Bütün ciddiliğine rağmen resim hayat doludur, hava hafifçe titremektedir.

Delft’de Bir Sokak (c. 1658, Rijkmuseum, Amsterdam) adını verdiği resimde sokağın bir yanı görülmektedir. Burada insanlar sakin sakin çene çalmakta, işleri güçleri ile uğraşmaktadırlar. Kapısı sokağa açılmış evinde dikişini diken kadın sükunet içindedir. Sokakta görülen insanlar bir oyunun aktörleri değil, dünyanın taş, ağaç gibi, ahenkli bir düzen içinde yer alan parçalarıdır.

Pek az sayıda yapmış olduğu şehir manzarası resimlerine karşılık eserlerinin çoğu ev içi resimleridir. Ev işi yapan kadınların, müzik aleti çalanların resimlerini yapmıştır. Işığı, objelerin değerlerini, özelliklerini ortaya koyan ustaca kullanışı ile en alelade işle uğraşan insanların bulunduğu ev iç resimleri seyirci üzerinde büyülü bir etki yapmaktadır.


Dantel Yapan Kız (c. 1664, Louvre, Paris), Bir Adamla İçki İçen Kadın (c. 1665, Staatliches Museum, Berlin) resimlerinde ışık ve zengin renkler elbiselerin nefis kumaşlarının kalitesini, kendini işe kaptırma halini fevkalade güzel, resimle tesbit etmiştir. Nurhan Atasoy

Fakat nasıl ki söz olmadan da güzel müzik olur, aynı biçimde önemli bir konu olmadan da büyük resim olur. Görünen dünyanın salt güzelliğini sezmiş olan XVII. yüzyıl sanatçıları ile, yaşamlarını ayni konuyu resmetmekle geçirip konunun ikincil önemde bir şey olduğunu ispatlayan Hollandalı uzmanlar, işte böyle bir bulguya doğru farkında olmaksızın yaklaşmışlardır.

Bu ustaların en önemlisi, Rembrandt’dan bir sonraki kuşaktan Jan Vermeer van Delft’tir. Eli ağır ve çok titiz bir işçi olduğu anlaşılıyor. Yaşamı boyunca öyle pek fazla tablo yapmamıştır. Bunlar dan çok azı önemli sahneleri betimler. Çoğunlukla, örneksel bir Hollanda evinin odasında basit figürleri işler. Başka tablolar, örneğin süt boşaltan kadın gibi, sıradan bir işe kendini vermiş tek bir figür içerir yalnızca.

 

“Günlük yaşam resmi” (“tür” resmi), Vermeer’le artık her türlü tuhaflık izini yitirmiştir. Vermeer’in tabloları, içinde insan da bulunan gerçek ölüdoğa resimleridir. Bu iddiasız ve basit tabloyu , çağların en büyük başyapıtlarından biri yapan nedenleri anlamak güç. Ama tablonun özgününü görme talihine ermiş olanlardan pek azı ancak, onun mucize gibi bir şey olduğunu yadsıyabilir. Bu da, Vermeer’in, tabloyu hiç bir zaman çok işlenmiş veya sert göstermeksizin, giysilerin renklerin ve biçimlerin imgeleştiriminde ulaştığı tam ve çaba dolu belginliktir. Nesnelerin aşırı çatışkılarını, onların biçimlerini karartmadan hafifletmeye çalışan bir fotoğrafçı gibi, Vermeer de, sağlamlık ve kararlılık etkisini koruyarak, kenar çizgilerini yumuşatmasını bilmiştir. İşte, yumuşaklıkla belginliğin bu garip birleşimidir ki, onun en iyi tablolarını unutulmaz yapmaktadır. Bu tablolar bize, alışılmış bir sahnenin dingin güzelliğini yeni gözlerle gösteriyorlar ve pencereden giren ışık dalgalarının bir örtünün rengini belirginleştirdiğini gözlemlerken sanatçının duyduğu heyecanı iletiyorlar. Gombrich


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder