Sözlük

Sanatçılar

Sanatçılar

Veronese, Paolo


Paolo Veronese
Geleceğin Veronese’si, önadıyla Paolo, 1528’de Verona’da doğdu. On üç yaşındayken bir taş işçisi olan babası tarafından Antonio Badile’nin yanına çırak olarak verildi. Daha sonra, 1565’te ustasının kızı Elena’yla evlenecektir. Çiftin beş çocuğun dan Gabriele ile Carletto babalarının baş yardımcıları olacaktır.

Gelenek ve maniyerizm
O dönemde Verona çok farklı gelenek ve okulların kesişme yeriydi. Antonio Badile, Bellini ve Giorgione çizgisini sürdürürse de, Toscana-Roma estetiği çevresinde, heykelci ve mimar Sansovino’nun kendilerine verdiği adla bir «Verona Dostları» grubu oluşmuştu. Bu çerçevede, genç ressam ilk eserlerinde Parmigianino’nun veya Bassano’nun tarzından etkilendi; özellikle, 1546-1548 arasında Verona’da San Fermo Kilisesi için yaptığı, Pala Bevilacqua sunak arkalığı olarak da bilinen Hz Meryem, Çocuk İsa, Azizler ve Bağışçılar’da bu etkiler çok belirgindir. Uzun çizgili biçimler ve kişilerin duruş ve tavırları bu eseri maniyerizme yaklaştırır. Ama açık, keskin renkler ve gümüşi pırıltılarla öne çıkarılan desenin taşıdığı önem, hem Paolo’nun özgün üslubunun, hem de onun Verona çevresine olan borcunun bir kanıtıdır. O dönemde, genç Paolo’nun hayran olduğu Parmigianino’nun ve Dürer’in eserleri gravürler sayesinde yayılıyordu ve ressamın çizime olan, o dönem için hiç görülmemiş merakı (elyazısının bulunduğu, son derece zarif 150 deseni günümüze ulaşmıştır) çağdaşlarına tuvalleri için “gerçekten çizilmiş” dedirtecek kadar fazladır.

1545’te, Veronese bağımsız bir ressam olma yolunda epeyce ilerlemişken, Veronalı mimar Michele Sanmicheli’yle birlikte çalışmaya başladı. Ortağı 1551’de Soranzo Villası’nın dekorasyonunu ona verdi. 1540’ta Trevilla’da inşa edilen bu villa 1816- 1817’de yıkılacak ve Zelotti, Canera ve Veronese’nin eseri olan fresk gruplara ayrılmış yüz sekiz parça halinde tuval üstüne yapıştırılacaktır; bunlardan on beşinin kime ait olduğu biliniyor ve beşi kesin olarak Veronese’ye mal ediliyor.
Bu freskler Paolo’nun adını duyurdu ve ressam aynı yıl, Venedik’teki ilk büyük siparişini aldı: Giustiniani Ailesi için San Francesco della Vigna Kilisesi’ndeki bir kapellanın sunakarkalığı.  Bu eser ressamın Verona ve Venedik dönemleri arasında bir köprüdür. Kutsal Bakire’nin, Azize Katerina’nın veya Aziz Antonius’un vücut kıvrımlarında, eğilip bükülmelerinde hâlâ maniyerizmin etkileri hissedilir. Kumaşlar dekoratif bir biçimde, zıt renkler halinde ihtişamla dökülür. Ama kumaş kıvrımlarını vurgulayan ışık darbeleri Veronese’nin ilerde «renkli desenler» adı verilecek olan tekniğinin ilk belirtileridir.

Paolo, 1552’de Mantova’ya giderek, Giolio Pippi Romano’nun eserlerini inceledi. Aynı maniyerizmi, yumuşamış olarak genç ressamın Aziz Antonius’un Baştan Çıkışı adlı eserinde de görürüz. Ertesi yıl Dukalar Sarayı’nın Onlar Salonu’nun dekorasyonu işini aldı. Bu çalışma hümanist Daniele Barbaro’nun hazırladığı bir ikonografya programına göre gerçekleşti: Veronese, toplantı salonu için ortadaki madalyonu ve yan bölmeleri; pusula salonu için de korun tamamını; Tre-Capi Salonu için yanlardaki tabloları yaptı. Bu salonların tavanlarının alçak olması yüzünden, ressam kompozisyonlarında sadeliği seçerken, renk etkilerine ağırlık verdi. Böylece elde edeceği ışığın pırıltısı biçimlerdeki hafiflikle birleşiyordu.


1555’te, Paolo gelen yüklü siparişleri karşılayabilmek için Venedik’te bir atölye açtı. Ressamın en büyük dekorasyon çalışmalarından biri olan San Sebastiano Kilisesi’nin ayin eşyaları bölümünün dekorasyonu klasikçiliğin bir örneğidir. Dukalar Sarayı’ndaki fresklerle büyük benzerlik gösteren bu eserler maniyerizm anlayışını sürdürmekle birlikte, artık renkler daha sıcak ve daha neşelidir. Teknik de daha incelmiş ve kompozisyonun tam bir sahneleme anlayışıyla göz yanıltıcı mimari özelliklere açılmasıyla kullanılan dil genişleyip zenginleşmiştir. Ressamın, büyük bir olasılıkla Sebastiano Serlio’nun tiyatro mimarisiyle ilgili bir çalışmasından ve Tintoretto’nun getirdiği yeniliklerden esinlendiği sanılıyor.
Paolo, bu çok önemli eserlerin yanı sıra birkaç portre de yaptı: özellikle, çocuklarıyla birlikte Iseppo da Ports ve Livia da Forto’nun portreleri anılmalıdır. Bu portreler, eserleri arasında apayrı bir yer tutacak bir dizinin başlangıcını temsil eder.


Veronese de denilen Caliari
Paolo, yirmi yedi yaşındayken, 1555’te kesin olarak Venedik’e yerleşti. Veronese adıyla tanınıyordu, ama kuşkusuz kendisini destekleyen Verona’lı soylu bir aileye duyduğu saygıyla Caliari adını aldı. Kardeşinin yardımıyla San Sebastiano Kilisesi’nin dekorasyonuna devam etti. Esther’in Kitabı’ndan yoğun biçimde etkilenerek bu öykünün üç bölümünü tabloya dönüştürdü: Kraliçe Vasthi’nin Pers Kralı Assuerus Tarafından Kovulması, Esther’in Taç Giymesi ve Mardokay’ın Zaferi. Bu çalışmalarında, canlı renklerin yarattığı geniş ve pırıltılı bakış açısı kompozisyonların sağlamlığıyla birleşmiştir. Veronese, 1558’de aynı kilisenin orgunun ve üst galerisinin dekorasyonu için bir proje sundu. İki yıl sonra tamamlanan dekorasyon, bütünü içinde, kompozisyonu yapılandıran mimari biçimleri ön plana çıkararak, renk zenginliğiyle göz kamaştırdı. Bu arada, 1557’de Tiziano, mimar Sansovino’nun yaptığı Libreria Marciana’nın tavan çalışmalarındaki mükemmellik nedeniyle, Veronese’ye altın bir zincir armağan etti.


1558’de Palladio, Barbaro kardeşler için Masiera’da bir villa inşa etti. Kardeşlerden Aquileia piskoposu Daniele müzik ve astronomi tutkunu bir hümanistti ve 1556’da Vitrivius’un Mimarlık Üzerine» (De atchitectura) adlı kitabını yayımlamıştı. Marcantonio ise edebiyata ve heykel sanatına meraklı bir tüccar ve diplomattı. Villanın dekorasyonunun 1560-1561 yıllarında tamamlandığı sanılıyor.
Birinci kattaki dokuz odaya dağılan freskler evrensel uyum teması üstünde odaklanır. Tanrısal Bilgeliğin, Aşk, Barış ve Yazgı’da bir birlik olarak kendini gösteren bir evreni yönettiği bu programın şeması Antikçağ’la ilgili bilgilerle Hıristiyan simgeciliğini harmanlayan hümanist kültürle beslenmiştir. İkonografya, Olympia Salonu adı verilen kare planlı bir salonun çevresinde gelişir. Tavanda etrafı Jupiteri Mars, Apollon, Venüs gibi büyük tanrılarla çevrili Kutsal Bilgeliği görürüz. Her köşede bir öğe yer alırken Aşk, Bereket ve Yazgı tek renkli olarak çalışılmıştır. Manzaraların yayıldığı tavan ve duvarlar arasında, Giustiiana Guistiiani ve Francesco Almoro Barbari’nin portrelerinin yer aldığı yalancı galeriler dizilidir. Kare salonu güney cephesine bağlayan haç biçimli salon veya portego, her birinde bir müzik aleti çalan sekiz kadının görüldüğü yalancı nişlerle süslüdür.

Şiir şölenleri
Parlak Venedik sosyetesi, Veronese’ye, Tiziano’nun uŞürlerui anlayışında, şehir hayatını ve şenlikleri sahneye koyan dini ve dindışı resimlerinde esin kaynağı oldu. 1560’tan itibaren Cena’yı veya Son Akşam Yemeği’ni ve daha genel bir anlamda Isa’yla birlikte yenen yemeği konu alan tablolar gerçekleştirdi. Bunlar dan Emvas Hacılar: (1559-1560) daha sonraki Son Yemek’lerin ana örneğidir. San Giorgio Maggiore Manastırı’nm yemekhane si için Kana’da Düğün (1562-1563) Cuccina Sarayı için Kana’da Düğün (1570-1572); Simosı’un Evinde Yemek (1570); l664’te XIV. Louis’ye sunulan Simon’la Yemek (1572); SanGiorgio Maggiore için Son Yemek (1572); Emvas’ta Yemek (1574);


Santa Sofia Kilisesi için Son Yemek (1585). 1573’te ressamın Son Yemek adını verdiği bir tablo Engizisyon tarafından sapkınlıkla suçlandı. Duruşmaya çıkan Veronese savunmasında ressamların, şairlerin ve delilerin gerçek ve gerçeklikle istedikleri gibi oynama özgürlükleri olduğunu ileri sürdü, ama sonuçta tuvalin adını Levilerin Evinde Şölen olarak değiştirdi. Bu Son Yemek’lerin pek çoğunun ortak noktası mekanları tiyatro sahnesine dönüştüren geniş mimari perspektiflerin kullanılmasıdır.



San Giorgio Maggiore’deki Kana’da Düğün, korkulukla çevrili bir terasa çıkan yan merdivenleriyle XVI. yy’da bir tiyatro sahnesi izlenimi verir. Bu şema küçük çeşitlemelerle San Giorgio Maggiore’deki Son Akşam Yemeği’nde ve Levilerin Evinde Şölen’de de tekrarlandı. Dominikenler Manastırı’nın yemekhanesi için hazırlanan bu dev tuvalde yaklaşık (13 x 5 m) Veronese’nin bakış açısı yumuşamıştır: akşamın gri-mavi aydınlığında, Isa’nın çevresine örgütlenen mimari perspektif Kana’da Düğün’dekinden daha sade bir öyküyü kucaklar.

Ressam 1570’li yılların başında Cuccina Sarayı için bir dizi tablo hazırladı: İsa’nın hayatından sahnelerin çağdaş bir çerçeveye oturtulduğu bu tuvallerde Cuccina Ailesi de yer alır. Böylece, Veronese on yı1 önce Kana’da Düğün’de başladığı alışkanlığını korumuştur: sahnedeki oyuncular arasına portreler (Tiziano, Tintoretto, Veronese’nin kendisi, Cuccina’lar) sıkıştırır ve 1555’te Güzel Nani’de gösterdiği portre alanındaki ustalığını bir kez daha kanıtlar.

Yumuşaklık ve lirizm
Az çok erotizmle dolu olmakla birlikte Venüs’le Adonis, Bir Aşk Perisi ve Köpekler’den (1578-1580) Venüs’ü Soyan Mars’a (1580) kadar uzanan mitolojik alegoriler dizisini de Kitabı Mukaddes’teki büyük şölenlere can veren özgürlük ve yaratıcılıkla dolu şiir damarına bağlamak yerinde olur. Mitoloji esinli bu tabloların koleksiyoncuların özel isteklerine cevap verdiği sanılıyor. Veronese’nin bu eserlerdeki incecik ve saydam fırçasından taşan dekoratif rahatlık ve neşe çok geçmeden kaybolup gidecektir.
(…)
Veronese’nin son eserleri, onu sarsan olayların, özellikle oğlu Camillo’nun ölümünün iz bıraktığı bir lirizmi yansıtır. Ölüm ve manevi huzursuzluk duygusu onda en ağır basan temalar haline geldi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder